
Önder Özdemir İSTDERGİ sayı 15 24 Ağustos 2023
1930’lı yıllardan itibaren film şirketlerinin büroları Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi’yle kesişen Devaux Sokağı’ndaydı. Bu sokağın adı önce Yeşil sonra da Yeşilçam olarak değiştirildi. Türk film şirketlerinin yanında 20th Century Fox şirketi gibi Amerikan film şirketlerinin büroları, Opera adını alan İpek ve Emek adını alan Melek Sineması Yeşilçam Sokağı’nda yer alıyordu. Oyuncular ve film ekibi bu sokakta sabahın erken saatlerinde toplanırlar, film setlerine servis araçlarıyla giderlerdi.
Türk sineması 1950’lerden itibaren 40 yıl süreyle bu sokağın ismiyle anıldı.
Yeşilçam sineması 1950’li yıllarda öğrenme ve acemilik dönemindedir.
1947-1951 yılları arasında Yeşilçam’da yaklaşık 100 film çekilir. Çekilen film sayısı 1952 yılında artar ve bir yılda 50 filme ulaşır.
Türk sineması yapımcıları en parlak dönemlerini 1960’lı yıllarda yaşar. Bu dönemde yılda tam 300 film çekilir.
1980 Askerî Darbesi nedeniyle Yeşilçam 3 yıllık zorunlu tatile girer.
1983 yılı sonrasında film çekimleri yeniden başlasa da 1990’a doğru Yeşilçam sineması çöker.
Yönetmen Cem Kaya’nın Motör: Kopya Kültürü ve Popüler Türk Sineması adlı belgeseli Türk sinemasının Yeşilçam dönemini ayrıntılı olarak inceliyor. Belgeselde Temel Gürsu, Safa Önal, Halit Refiğ, Çetin İnanç, Yılmaz Atadeniz, Duygu Sağıroğlu, Fikret Hakan, Aydemir Akbaş, Süheyl Eğriboz, Erol Batıbeki, Kunt Tulgar, Selahattin Geçgel gibi dönemin birçok sinemacısı ile röportajlar yapılmış.
Yeşilçam’da yılda 300 adet film yapılırken sadece 3 senarist vardır: Safa Önal, Bülent Oran ve Erdoğan Tünaş. Bu kadar filme 3 senaristin yetişmesi mümkün olmadığı için yapımcılar çareyi kopya filmlerde bulur. Yeşilçam’da üretilen filmlerin birçoğu Hollywood filmlerinin Türkiye’de yeniden çekilmesiyle ortaya çıkar.
Örneğin Cem Kaya’nın belgeselinde yönetmen Çetin İnanç, manidar bir şekilde “Dünyayı Kurtaran Adam filminde 19 ayrı filmden parça var. 8 farklı filmin müziği kullanıldı” diyerek Yeşilçam’ın durumunu özetler.
Yeşilçam’da Hollywood’un çok izlenen filmlerinin Türkiye’de ve Türk oyuncularla yeniden yapımı yaygındır. Telif konusunda bugünkü gibi uluslararası yaptırımlar olmadığı için Yeşilçam yapımcıları başka filmlerden görüntüleri sıklıkla izinsiz kullanır.
1952 yapımı Tarzan İstanbul’da filmi Yeşilçam’daki kopya filmlerin ilklerindendir.
TARZAN İSTANBUL’DA
Çizgi roman kahramanı Tarzan, sinemaya 1918 yılından itibaren birçok kez uyarlanmıştır. Bunların içinde Hollywood’dan Metro-Goldwyn-Mayer’in 1932 yılında çektiği Tarzan Maymun Adam (Tarzan The Ape Man) filmi en ünlüsüdür. Filmin başrolünde olimpiyat şampiyonu yüzücü Johnny Weissmüller oynar.
1952 yılında vizyona giren Tarzan İstanbul’da filminin üçte ikisi 1932 yılı Hollywood yapımı olan filmden parçalar alınarak yapılır. Filmin kalan üçte biri ise Türkiye’de çekilir ve yönetmen Orhan Atadeniz tarafından tüm parçalar kurguda yaratıcı yöntemlerle birleştirilir. Sonuçta 1932 ve 1952 yılında çekilen görüntülerin bir araya gelmesiyle farklı bir senaryoya göre yeni bir film ortaya çıkar.
Afrika yolculuğuna çıkan Tekin (Hayri Esen) ve rehberi Kunto (Cemil Demirel) ormanda gezerlerken bir iskelet ve yanında da bir mektup bulurlar. Mektupta Gaboni kabilesinin saldırısına uğrayan bir Türk’ün oğlunun da kaçırıldığı yazar. Elbette bu çocuk büyüyecek ve Tarzan olacaktır. Bir defineden söz eden bu mektup, İstanbul’da yaşayan tüccar Kamil Karazincir’e yazılmıştır. Tekin İstanbul’a gelir ve bu tüccar Kamil ile iletişim kurar. Mektupta bahsedilen defineyi bulmak için birlikte Afrika’ya giderler. Dönemin ünlü komedyeni Aziz Basmacı filmde kendi adı ile rol alır. Afrika’da Kunto’nun rehberliğinde Ölüm Dağı’na doğru yola çıkarlar. Kamil’in yeğeni olan Tarzan onları uzaktan takip eder ve ormandaki tehlikelerden korur.
Maceranın sonunda İstanbul’a gelen Tarzan, arabalı vapurla karşıya geçerken “İstanbul’da orman var mı?” diye sorar. Aziz Basmacı da “Kâğıthane’de var. Timsah bulunmaz ama lüferi boldur” diyerek güler ve bu sahne ile muhtemelen seyirciden bir reaksiyon beklenir. 1952 yılında filmi izleyen seyircinin bu repliğe gülüp gülmediğini ne yazık ki bilemiyoruz.
Tarzan İstanbul’da filminin afiş ve tanıtım broşürlerinde yer alan aşağıdaki metin yapımcıların pazarlamadaki yaratıcılığını gösteriyor:
“Heyecan! Dehşet! Korku! Merak! Kanlı Mücadeleler! Bakir ormanların vahşi sakinleri ile defineyi bulmaya giden kafilenin tüyler ürpertici maceraları… Maymun adamın insan kudreti üstündeki savaşları… Meraklı! Heyecanlı! Çekici ve sürükleyici bir mevzu… Bugüne kadar gördüğünüz Tarzan (Maymun Adam) filmlerinin en kuvvetli ve en meraklısı… Vahşi ormanları define uğruna kana boyayan kafilenin kılavuzu ve nihayet Tarzan’ın zaferi. Vahşi hayvanların korkunç intikamı… Fillerin intikam ateşiyle vahşi Gobanilere saldırışı. Yüzlerce zencinin iştirakiyle… Dünyada şimdiye kadar çevrilmiş bulunan 11 Tarzan filmlerine bir nazire olarak Türkiye’de Türk artist ve millî atletlerimizden Avrupa şampiyonluğu bulunan Tamer Balcı (Tarzan rolünde) ile meydana getirilen muazzam eseri siz de takdir edeceksiniz.”
Filmin ilk iki dakikasında Tarzan ve orman hayvanları görüntüleri eşliğinde film ekibinin isimleri ekrana yansır.
Oyuncular Tamer Balcı, Necla Aygül, Aziz Basmacı, Hayri Esen, Cemil Demirel, İsmail Kara ve Yaşar İzgi.
Tarzan’ın bağırma sesini veren Nihat Tınaztepe.
Rejisör Orhan Atadeniz, filmi çeken Sabahattin Tulgar ve asistan Vasıf Güröney, montaj Yılmaz Atadeniz.
Filmin başında “Eser Kunt Tulgar” yazısı görünür. Ancak Milli Film şirketinin sahibinin oğlu Kunt Tulgar o tarihte henüz 4 yaşındadır.
Tarzan İstanbul’da filmi Türkiye’de seyircinin ilgisini çeker ve bol seyircisiyle yapımcısının yüzünü güldürür.
Film ayrıca İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Yunanca, İspanyolca olmak üzere 6 dile daha çevrilir ve dünyanın birçok ülkesine satılır.
Film, Milli Film’e çok para kazandırır. Şirket daha sonra aynı yolu takip eder ve Drakula İstanbul’da, Şarlo İstanbul’da gibi başka filmler de çeker.
Peki üçte ikisi kendi filmlerinden izinsiz alınmış bir filmin dünya pazarlarında satılmasına kimse ses çıkarmaz mı?
“Edgar Raiss isimli bir zat İstanbul’a gelir ve Tarzan İstanbul’da filminin telif hakkının kendisinde olduğunu söyler ve Türkiye’de dava açar. Ama Sabahattin Tulgar kaçın kurası. Hemen Manisa’ya gider. O dönem oldukça popüler olan ‘Manisa Tarzanı’ olarak bilinen Ahmeddin Carlak ile notere giderler. ‘Manisa Tarzanı’nın, Tarzan İstanbul’da filminde anlatılan ‘benim hikâyemdir’ ifadesini mahkemeye sunar ve Hollywood’a karşı davayı kazanırlar.”1

HEYBELİADALI TARZAN
Tarzan İstanbul’da filmi için boyu posu ve sportmen fiziği sebebiyle Toma Balcı çok uygundur. Ancak yapımcılar bir Rum ismi olan Toma yerine Tamer ismini uygun bulur. Bir sorun daha vardır. Toma oldukça kıllı bir vücuda sahiptir. Filmin üçte ikisinin izinsiz alındığı orijinal filmin görüntülerinde Tarzan rolündeki Johnny Weissmüller’in vücudunda kıl yoktur. Hemen çözüm bulunur ve Toma Valcis’in tüm vücudu çekimler için tıraş edilir.
1992 yılında TRT TV2 kanalında Erdem Şener’in sunduğu Çarşamba Sineması programında Toma Balcı ve Yılmaz Atadeniz konukturlar. Kilink İstanbul’da, Maskeli Şeytan gibi birçok fantastik filmin yönetmeni Yılmaz Atadeniz, hayatta olmayan ağabeyi Orhan Atadeniz’in filmi hangi koşullarda çektiğini, orijinal Tarzan filminden aldığı parçaları nasıl ustalıkla birleştirdiğini anlatır.
Televizyon programında Tarzan İstanbul’da filminin çekildiği koşulları konuşurlar.
Filmin çoğunun Belgrad Ormanları’nda çekildiğinden, Medrano Sirki’ndeki çekimler tamamlanamadan İstanbul’dan ayrılındığından ve İzmir Fuarı’ndaki büyük hayvanat bahçesinde çekim yapıldığından bahsederler. Çekimler sırasında kendilerinin yaptığı salın devrildiği, Aziz Basmacı gibi yüzme bilmeyen film ekibinden bazılarının boğulma tehlikesi geçirdiği ve Toma Balcı’nın onları kurtardığı gibi anılar da paylaşılır. Bu programda Toma Balcı’nın toplam 35 filmde rol aldığını öğreniriz. Sunucu Erdem Şener programı kapatırken, “Biraz sonra 1952 yapımı Tarzan filmini izlerken o günün teknik imkânsızlıklarıyla yapılmış olmasını dikkate almak lazım” diye hatırlatır.
TOMA BALCI KİMDİR?
1917 yılında İstanbul’da doğan ve 76 yıllık ömrünün büyük bir kısmını Heybeliada’da geçiren Toma Balcı, Cumhuriyet döneminde İstanbul’da yetişen ve atletizm dalında Türkiye rekorları kıran Rum sporcuların en tanınmışlarındandır.
Genç yaşında Heybeliada’da futbol ve yüzme ile başlayan spor hayatı, İstanbul Rumlarının iki ünlü spor kulübü Beyoğlu (Pera) Spor ve Kurtuluş (Tatavla) Spor kulüplerinde geçirdiği yıllarda şekillenmeye başlar. Önce cirit atma dalında Türkiye derecelerine sahip olur. 1940’ta askere gittikten sonra yıldızı iyice parlar ve çekiç atma dalında yarışmaya başlar.
1940’tan sonra 15 yıl süreyle çekiç atma dalında “bir numara” olmayı başarır. Türk Millî Atletizm Takımı’nın değişmez elemanlarından biridir. Galatasaray’ın ardından forma giydiği bir başka kulüp İstanbul Demir Spor olur.
Katıldığı 1947-48 Doğu Akdeniz Oyunları’nda üst üste iki kez altın madalya alır. Spor yaşamı boyunca toplam 11 Türkiye rekoru kırar. 15 kez Türkiye şampiyonluğu kazanır ve Balkanlar’ın da sayılı atletleri arasında gösterilir. 12 Mayıs 1940’ta 34,86 cm’den aldığı çekiç atma rekorunu 52,30 cm’ye taşıyarak sporu bırakır. 20 yıl Millî Takım forması giyer.
Toma Balcı, 1,90’lık boyu ve fiziği nedeniyle sinema dünyasının ilgisini çeker.

Ünlü Türk casusu Çiçero’nun hayatını anlatan Hollywood filmi 5 Parmak (Five Fingers) filminde küçük bir rolle sinema dünyasına adımını atar.
1951 yılında Milli Film’in yapımcısı olduğu Orhan Atadeniz’in yönettiği Ali ile Veli filminde oynar.
1952 yılında Çakırcalı Mehmet Efe’nin Definesi filminde yan rolde yer alırken, yine 1952 yapımı Tarzan İstanbul’da filminde bu kez başrolde oynar. Daha sonra Köroğlu-Türkan Sultan, Şarlo İstanbul’da, Meyhane Köşeleri, Nasreddin Hoca ve Timurlenk, Sepetçioğlu, Kanları ile Ödediler, Mahpus, Beyaz Cehennem, Kader Yolcuları, Dağlar Bulutlu Efem, Şampiyon, Babacan gibi filmlerde oynar. İtalyan yönetmen Emimmo Salvi’nin 1964 yapımı FBI Chiama Istanbul filmi gibi yabancı yapımlarda da rol alır.
En son 1976 yılında Kemal Sunal’ın başrolde oynadığı Sahte Kabadayı ve Cüneyt Arkın’ın rol aldığı Hınç filmlerinde kötü karakter oyuncusu olarak görülür.
Heybeliadalı Toma Balcı 1993 yılında bu dünyadan göçer. Sporda, sinemada herkes onu Tamer Balcı olarak biliyorken Heybeliada Rum Mezarlığı’ndaki mezar taşında Toma Valcis yazmaktadır.2
DİPNOTLAR
1 Ümit Bayazoğlu, Uzun, İnce Yolcular kitabında Nebil Özgentürk’i kaynak göstererek bu bilgiyi aktarmaktadır.
2 Balcı Yunanca yazı dilinde Valcis (Μπαλτζής) olarak yazılmaktadır.
KAYNAKÇA
Türker, Orhan, Halki’den Heybeli’ye/Bir Ada Hikâyesi, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2003.
Bayazoğlu, Ümit, Uzun, İnce Yolcular – 37 Portre, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2004.
Hiçyılmaz, Ergun, Kuran, Aram, Osmanlı’dan Günümüze Ermeni, Rum, Musevi Kulüpleri ve Sporcuları, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, 2017.
Bozis, Yorgo, Bozis, Sula, Paris’ten Pera’ya Sinema ve Rum Sinemacılar, YKY, 2014.
Akçura, Gökhan, Zaman Ötesi İstanbul-Şehrin Öncesi, Şimdisi, Sonrası, Oğlak, 2021.
TRT TV2 Çarşamba Sineması programı, Sunan Erdem Şener, Konuklar Toma Balcı ve Yılmaz Atadeniz (12.02.1992) https:// sinematek.tv/tarzan-istanbulda-toma-balci/
İstanbullu Tarzan: Toma Valcis