Sinema Arkeolojisi

Nazilerin dolandırdığı “Ankara Casusu”: İlyas Bazna

Önder Özdemir

Geçenlerde birbirine bağlı olarak ilginç iki casusluk filmi izledim. Birincisini geçen hafta anlatmıştım. “Kalpazanlar” (The Counterfeiters)[1] filmini tanıtmak için film üzerine yazılanları okurken,  Türkiye’den de bir casusun ilginç bir biçimde 1940’lı yıllarda rol aldığını öğrendim. Bu konuyu biraz daha eşeleyince Nazilerle çalışan Ankara’dan bir casus hakkındaki 1952 yapımı bir başka casusluk filmini buldum: “5 Parmak” (5 Fingers)[2]

Casuslar üzerine yapılan filmler zaten oldukça fazla ilgi görürler. Hollywood yapımı olup da Türkiyeli bir casusu konu alan, büyük bir bölümü Türkiye’de çekilmiş, Türkleri anlatan ve de dönemin tanınmış oyuncularından James Mason’ın oynadığı ödüllü bir filmin neden gölgede kaldığını anlayamadım.

İkinci Dünya Savaşı’nın en sert döneminin entrikaları içinde yer alan bir Türkiyeli casusun hayatı üzerine yapılan film, böylece bu yazının konusu haline geldi.

……..

İkinci Dünya Savaşı’nda tarafsız kalan İsveç, İsviçre gibi Türkiye de gizli servislerin en yoğun faaliyet alanıdır. Savaş süresince Almanya ve İngiltere, Türkiye’nin savaşa girmesi için oldukça yoğun çaba harcarlar. Ankara’daki Şehir Lokantası (Karpiç) ve Ankara Palas, akşamları yabancı diplomatların, istihbarat elemanlarının, pek çoğu istihbaratçı olan yabancı gazetecilerin buluştukları iki önemli yerdi. Bir masada Almanlar, ötekisinde İngilizler, başka masalarda diğer önemli ülkelerin temsilcileri açık istihbarat faaliyetlerinde bulunurlardı.

Öte yandan dönemin Türkiye Cumhuriyeti hükümeti içindeki hem Alman hem de İngiliz yanlısı odaklar sahnededirler.[3]

1943 yılında ortaya çıkan “Çiçero”[4] kod adlı bir casus, savaşın gidişatını etkileyebilecek çok değerli bilgileri Almanlara teslim eder.

Bir dönemin en ünlü Casusu: İlyas Bazna

“Çiçero” olarak bilinen bu casus, 1904 Priştine doğumlu İlyas (Elyesa) Bazna’dır. Babası Hafız Yaşar isimli bir din öğretmenidir. Osmanlı İmparatorluğu kaybettiği topraklardan çekildikçe İlyas Bazna’nın ailesi de taşınır. Bugün Kosova sınırlarında yer alan Priştine’den önce Selanik’e, daha sonra da İstanbul’a gelirler. İlyas Bazna, Fatih Askeri Okulu’na gider ama orada tutunamaz. İstanbul’un işgali sırasında bir Fransız nakliye şirketinde çalışır. Hırsızlık, askeri mala zarar verme, ruhsatsız silah taşıma, tutukluyken kaçma gibi bir dizi suç işler. Bu suçlar nedeniyle Fransız savaş mahkemesi tarafından 3 yıl hapse mahkûm edilir ve Fransa’ya gönderilir. Marsilya’daki hapiste kaldığı sürede Fransızca öğrenir. Bir süre sonra cezasının bir bölümü affedilir ve İstanbul’a döner. İstanbul Belediyesi’nde şoförlük, itfaiyecilik, taksi şoförlüğü gibi bir dizi işte çalışır.

İlyas Bazna’nın yabancı dil bilgisi gibi özellikleri nedeniyle elçiliklerdeki kariyeri başlar. Önce Yugoslavya büyükelçisinin şoförü olur, sonra Almanya konsolosluğu danışmanının uşağı, daha sonra İngiltere büyükelçiliğinin birinci kâtibinin ve en son olarak da İngiltere büyükelçisinin özel uşağı olur. İlyas Bazna, Ankara’daki elçilik konutlarında uşak olarak çalışırken, eşi ve dört çocuğu İstanbul’da yaşamaktadır.

Namı diğer Çiçero, 1943-1945 arasında Ankara’daki büyük casusluk oyunlarının başrolünde oynar. Almanya istihbaratı için çalışan Ankara’daki elçilik birinci kâtibi L.C. Moyzisch, İlyas Bazna’yla temas kuran kişidir. Bazna, özel uşaklığını yaptığı İngiltere büyükelçisinin kasasından temin ettiği çok önemli belgelerin fotoğraflarını düzenli olarak Almanya büyükelçiliğine teslim eder. Bu hizmeti karşılığında her seferinde Nazilerden 15 bin pound alır. İlyas Bazna anılarını yazdığı kitabında toplamda 300 bin pound para aldığını söyler.

Çiçero’nun Almanya’ya verdiği belgeler, Ankara’nın savaşa girmesi için İngiltere’nin yaptığı baskıları, Türkiye’ye sızan İngiliz istihbarat görevlilerini, Rusya’ya yollanan ABD askeri yardımı gibi çok önemli bilgileri içerir. 1943 yılında Moskova’da yapılan Müttefik Dışişleri Bakanları toplantısında, Türkiye’nin 1944 sonunda savaşa itilmesinin kararlaştırıldığı; Balkanlara yapılacak saldırıda Türkiye’nin ana üs olacağı; Overlord Operasyonu adı verilen Almanlara karşı yapılacak olan büyük çıkartmanın bilgileri de yine belgeler arasındadır.

Diğer taraftan Almanya, Çiçero’nun verdiği bilgilerin doğruluğundan sürekli şüphe duyar. Nazilerin Ankara Büyükelçisi Von Papen’in anılarında ve Moyzisch’in Çiçero Operasyonu kitabında da belirtildiği üzere, Berlin’deki Naziler, Çiçero’nun ikili oynayan bir İngiliz casusu olduğunu düşünür. Bu nedenle ondan gelen birçok bilgiye şüphe ile yaklaşırlar. Örneğin müttefiklerin Sofya çıkarmasını Çiçero’nun sağladığı belgelerden dolayı önceden bilmelerine rağmen hiçbir şey yapmazlar.

Savaş sona erer ve İlyas Bazna casuslukla elde ettiği büyük miktarlardaki İngiliz banknotlarıyla ticaret yapmaya başlar ve inşaat işlerine girer. Bir ortağıyla Bazna ve Öztemel inşaat şirketini kurar. İlk iş olarak devletten ihale alarak Bursa Haşim İşcan İlkokulunu yaparlar. Bursa’da bir kaplıca oteli inşaatına başlamak üzereyken, devlet tüm mal varlıklarına piyasaya sahte para sürdükleri için el koyar.

Diğer taraftan 1945 yılı mayıs ayında Avusturya’da Traun nehrinde suda yüzen çok fazla miktarda para bulunur. Amerikan gizli servisi bölgeyi kordona alır ve paraları nehirden toplarlar. Böylece İngiltere ekonomisinin çökertmek için sahte para operasyonu Bernhard Operasyonu açığa çıkar.  Aynı zamanda bu sahte paraların Almanların başka ülkelerdeki casuslarına ödeme yaparken de kullandığı da anlaşılır.

Çiçero’nun iki yıl süresince sağladığı gizli belgeler karşılığında Almanlardan aldığı paralar sahtedir. Ankara casusu Naziler tarafından dolandırılmıştır.

İlyas Bazna artık parasız ve yoksuldur. Birçok kişiye borcu vardır. İkinci el araç alım satımı yaparak geçimini sağlamaya çalışır. Müziğe meraklıdır ve kendisinin iyi bir opera şarkıcısı olduğunu düşünür. Gelir elde etmek amacıyla İstiklal Caddesi’ndeki Saray Sineması’nı kiralar ve bir konser verir. Birkaç yüz kişinin izlemeye geldiği konserde İlyas Bazna, bariton sesi ile Handel, Giovanni ve Verdi’den aryalar söyler. İzleyicilerin arasında alacaklıları ve icra memuru da vardır. Alacaklılar konser için toplanan paralara el koyarlar.

Bazna, 16 Nisan 1954 tarihinde Almanya Dışişleri Bakanlığı’na bir yazı yazarak Almanya’nın kendisini sahte para vererek dolandırdığını ve zararının tazmin edilmesini ister. Bakanlık ise 4 ay sonra verdiği yazılı yanıtta bu talebi reddeder. Yoksulluk içinde geçen yıllardan sonra 1962 yılında anılarını yazar ve bu kitaptan bir miktar gelir elde eder. Bir süre sonra Almanya’ya gider, Alman hükümetinden bir miktar maaş almaya başlar ve orada yoksulluk içinde iken 66 yaşında ölür.

Bazna’nın kendi kitabında yazmadığı kendisi ile ilgili çok önemli bir ayrıntıyı MİT yazar. MİT, 2002 yılında “Kuruluşunun 75. Yılı Anısına Milli İstihbarat Teşkilatı Tarihçesi” isimli bir kitap yayımlar. Bu kitapta MİT, İlyas Bazna’nın bir Türk olarak Türk istihbaratı adına çalıştığını itiraf eder.[5]

Ankara’daki bir casusun filmi: 5 Parmak

1952 yapımı 5 Parmak (5 Fingers) Filmi, Çiçero olayını Almanya bakış açısıyla yazan elçilik katibi Moyzisch’in “Çiçero Operasyonu” kitabından uyarlanmış. Hollywood’un en büyüklerinden 20. Century Fox firması tarafından çekilen filmin yönetmeni Joseph L. Mankiewicz’dir ; dönemin en ünlü oyuncularından James Mason ise başroldedir.

Ankara ve İstanbul sokaklarından dış çekimlerin bolca kullanıldığı filmde, 1952 yılının Türkiye’sinden birçok enstantane görülür.

Filmin dili İngilizcedir fakat sokaktaki satıcıların “taze ceviz!, yazıyor!, Cumhuriyet, Akşam, Vakit, Ulus son haberler!” sesleri Türkçe olarak duyulur.

Film Galata Köprüsü, Kapalıçarşı, Haydarpaşa, Ankara ve İstanbul’un ara sokakları, Ankara Garı ile bazı elçilik binaları ve sokaklarından görüntülerle Türkiye’nin 1950’li yıllarını anlatan bir belgesel gibidir.

Filmdeki aksiyon, kovalamaca sahneleri çok başarılıdır.

Filmde İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerin Ankara Büyükelçisi Von Papen’in Türk Hükümeti üzerindeki etkin rolü görülür. Elçilikler aracılığı ile Türkiye’nin savaşın iki tarafından birisine çekmek isteyenlerin taktik hamleleri filmde çok iyi anlatılır.

İlyas Bazna’ya Alman İstihbaratçısının ‘Neden bize istihbarat satıyorsun?’sorusuna yanıtı çok nettir: “Para için”

Çiçero Almanlara ödemeyi Alman markı yerine İngiliz poundu olarak talep etmesini, savaşı Almanya’nın kazanacağına inanmadığı ile açıklar.

Ankara’da yayımlanan Zafer gazetesinin 6 Ocak 1954 tarihli nüshasındaki ilanı

Filmde Çiçero ile Almanlar arasındaki aşağıdaki replik gerçekten yaşanmış mıdır? Yoksa sadece senaristin kaleminden mi çıkmıştır bilmiyoruz: “Asılmak üzere olan bir adamı asılacağı ipin boyutu, konumu ve kuvveti hakkında bilgilendirmeniz adamın asılacağı gerçeğini ortadan kaldırmaz.”

Filmdeki, Ankara’da yaşayan Polonya elçisinin dul eşi ile ilişkisi ve kadının Çiçero’nun parasını çalarak İsviçre’ye kaçması, İlyas Bazna’nın savaş sonrası Arjantin’e gitmesi ve orada sahte paradan dolayı yakalanması gibi olaylar diğer kaynaklardaki bilgiler ile uyuşmamaktadır.

Çiçero üzerine Alman istihbaratçı tarafından ve İlyas Bazna tarafından yazılmış her iki kitapta ve çekilen filmde boşluklar ve tutarsızlıklar var. İstihbaratla ilgili benzer kitaplarda da görüleceği üzere, bazı bilgilerin gizli servislerin çıkarları ile çeliştiği için saklandığından bu verilere bir miktar temkinli yaklaşmalı. İlyas Bazna’nın para için çok şeyi yapabilen macera ruhlu bir kişilik olduğu ve birçok istihbarat örgütü ile çıkar üzerine kurulu grift ilişkiler kurduğu anlaşılıyor. Alman casusluğu dışında, MİT adına çalıştığını biliyoruz ama başka hangi ülkelere ne tür bilgileri sattığını bilemiyoruz.

Bildiğimiz tek şey, dünya savaşının ortasında iken sahte para karşılığı sattığı çok değerli bilgiler nedeni ile tarihteki yerini aldığı.

Dipnotlar:

[1] Nazilerin büyük sahtekârlığının filmi: Kalpazanlar – Önder Özdemir

“Kalpazanlar” (The Counterfeiters) filmini sinematek.tv’de Türkçe altyazılı izlemek için:

http://sinematek.tv/kalpazanlar-2007/

[2] “5 Parmak” (Five Fingers) filmini sinematek.tv’de Türkçe altyazılı izlemek için:

http://sinematek.tv/5-parmak-1952/

[3] Başbakan Şükrü Saraçoğlu’nun başını çektiği bir odak Nazi yanlısı politikaları uygularken, Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün bulunduğu odak ise tarafsızlığı zorlar ama yer yer İngilizlere daha yakın görüntü verirler.

[4] Nazi istihbaratı  İlyas Bazna’ya, M.Ö. 106-43 yılları arasında yaşamış ünlü hatip ve Romalı politikacı Marcus Tulius Cicero’dan yola çıkarak “Çiçero” kod adını verir.

[5] Özveri ve vatan sevgisi ile dolu olarak, çok sınırlı teknik ve parasal imkanlarla görev yapan MAH’ın Kontr Espiyonaj unsurları bu dönemde, hayati değerdeki bilgi, belge ve manevra olanaklarını siyasi iktidara sunarak Türkiye’nin savaşa sokulmamasında etkin rol oynamışlardır. Başka bir ifadeyle, Kontr Espiyonaj unsurlarının operasyonel zeka ve yönlendirmelerinin, dönemin siyasi konjonktür ve MAH’ın yapısal tablosuna göre çok önde ve ileri bir seviyede olduğu görülmektedir. Bu çalışmalara örnek olarak, Çiçero (İlyas Bazna)’nun çok taraflı ve maksatlı arayışlarının, bu operasyonel zeka ile ortaya çıkarılması ve entelijans konusunda önemli sonuçların alınması gösterilebilir.’’ MİT’in kitabındaki bu açıklamasına rağmen Büyükelçi Von Papen ile çok yakın olan Nazi yanlısı Şükrü Saraçoğlu’nun Başbakan olduğu bir dönemde MİT’in buradaki rolünün Almanya’ya tabi bir rol olduğu kolayca tahmin edilebilir.

Kaynakça:

Başa dön tuşu