Dijital BellekSinema Arkeolojisi

Otobüs ve Sarı Mercedes’in yönetmeni Tunç Okan

Önder Özdemir

Birçok “en iyi 100 Türk filmi” listesinde yer alan Otobüs filmini ya da Sarı Mercedes filmini izlediniz mi?

Ya da bu filmlerin yönetmeni Tunç Okan şimdi nerededir? Kimdir? Merak ettiniz mi?

Ben merak ettim ve araştırmaya başladım. İsviçre’de diş hekimi olduğunu öğrenince telefon numarasını İsviçre’de yaşayan bir arkadaşım aracılığı ile buldum ve bu numaradan kendisine ulaştım. Birkaç telefon görüşmesinden sonra Cenevre’de ziyaret ettim. Tunç Okan ve sineması üzerine uzun bir söyleşi gerçekleştirdik.

Ben ise size bu yazıda, Tunç Okan ile yaptığımız söyleşiden yola çıkarak bir Tunç Okan portresi çizmeye çalışacağım.

Tunç Okan kimdir?

Bugün 77 yaşında olan Tunç Okan, Fransa’da Nice kentinde yaşıyor.  Haftada 3 gün Cenevre’deki diş polikliniğine gelerek hastalarını tedavi ediyor.

Tunç Okan’ın doğumdaki ismi Mehmet Celal Kulen’miş. Sinemaya girmeden herkes onu Celal diye tanırmış.

Haydarpaşa Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini tamamlar.

Askerliğini Yassıada’da teğmen diş hekimi olarak yaparken sinema sektöründen bir arkadaşının aracılığı ile Ses Dergisi’nin kapak yıldızı yarışmasına katılır. Üçüncüsü düzenlenen bu yarışmada Selda Alkor kadınlarda, Tunç Okan ise erkeklerde birinci olur.

Ses Dergisi’nin daha önceki yarışmalarında birinci olan Tamer Yiğit ve Ediz Hun başrol oynamak üzere Yeşilçam’a daha önce girmişlerdi.

1960’lı yılların ortasına doğru Türkiye’de o kadar çok film çekiliyordu ki başrol oyuncuları bu filmlere yetişemiyordu. 10 adet yapımcı şirketin jüride olduğu bu yarışmalar, sektörün başrol oyuncusu ihtiyacını karşılamak için yapılıyordu. O dönemde Ses Dergisi’nde birinci olunca hemen film yıldızı olunuyordu.

Yarışmayı kazanınca adını Tunç Okan olarak değiştirir ve 10 yapımcı firma ile, 10 ayrı filmde başrol oynamasını garantileyen bir sözleşme yapar.

Bu filmlerin ilki Ülkü Erakalın’ın yönettiği Veda Busesi (1965) filmidir. Daha önce hiç oyunculuk deneyimi ve eğitimi olmayan Tunç Okan, Türkan Şoray’la başrol oynar.

İkinci filminde dönemin en büyüklerinden Kemal filmin sahibi olan Osman Seden’in yönettiği Komşunun Tavuğu (1965) adlı filmde Sadri Alışık ve yine Türkan Şoray’la birlikte oynar. Tunç Okan’ın üçüncü filmi Bir Caniye Gönül Verdim’de (1965) Ajda Pekkan ve Tuncel Kurtiz ile oynar. Her üç film de aslında kopya filmlerdir. Bir Caniye Gönül Verdim’in orijinali Sidney Poitier ile Tony Curtis’in oynadığı The Defiant Ones (Stanley Kramer, 1958) adlı filmdir. Film gösterime girdiği hafta, tesadüf bu ya, filmin Amerikan orijinali Türk kopyasının gösterildiği sinemanın hemen ilerisindeki sinemada vizyona girmez mi? Hem de neredeyse tamamen aynı afişle. Tabii ki bu iki afişteki filmlerin ismi ve oyuncuları aynı değildir.

Tunç Okan, Yeşilçam’daki son filminde Memduh Ün’le çalışır. Yine bir Amerikan filminin kopyası Vahşi Sevda (1966) çekilmektedir. Yeşilçam’daki onuncu filmidir ve bu filmde Hülya Koçyiğit’le birlikte başrol oynar.

“Kendimi Yeşilçam’da bir hapishanede gibi hissetmeye başlamıştım. Türkiye’de popüler bir adamdım. Ama sıkılmıştım meşhur olmaktan. Hür olmak istiyordum. Başka ülkeler görmek, yabancı diller öğrenmek, yeni kültürler tanımak istiyordum” der bir söyleşisinde.

Milliyet gazetesine verdiği söyleşide ise o dönemin Türkiye’sinde onu rahatsız eden şeylerden bahseder. Türkiye’deki toplumsal eşitsizlik, varlık sahibi sınıflarla yoksul sınıflar arasındaki uçurumun büyüklüğü ve sinemanın buna tamamen duyarsız olması onu rahatsız etmektedir.

Tunç Okan, 1967 yılında Türkiye’deki oyunculuk kariyerini bırakarak Almanya’ya gider.

Almanya’da dil öğrendikten sonra İsviçre’ye geçer. Orada diş hekimliği yapmaya başlar.

İsviçre’deyken sinemaya tekrar başlaması yine bir tesadüf sonucu olur. Tuncel Kurtiz bir gün ona telefon eder. İsviçre’nin doğusunda Alman kantonu St. Gallen’dedir. Tunç Okan ise Fransız kantonu Neuchâtel’de yaşamaktadır. Tuncel Kurtiz, “Türkiye’de 12 Mart darbesi oldu, ben de buraya geldim” der. Kurtiz, Otobüs filminin İsveç’te çekilmesinde aracılık yapar.

Tunç Okan, Otobüs filminin senaryosunu Cumhuriyet gazetesinde okuduğu gerçek bir olaydan yola çıkarak yazmış. Haberi okuyunca etkilenmiş, kesip saklamıştır. Bir İsviçre bankasından aldığı kredi ve diş hekimi başka bir arkadaşının verdiği para ile Otobüs filminin çekimlerine başlar.

“Otobüs çok ilkel koşullarda yapıldı. Ne profesyonel bir ekibim vardı ne de yeterince param. Asistanım Ali Özdamar, o dönem Bern’de öğrenci olan, hiçbir sinema deneyimi olmayan bir arkadaşımdı. ‘Gel benim asistanım ol.’ dedim. ‘Olur’ dedi. Ama film çekmek konusunda o da benim gibi hiçbir şey bilmiyordu. Ne objektif ne de başka bir şey… Film böyle çok ilkel koşullarda, amatörce yapıldı ama benim açımdan yine de belli bir görüş, belli bir bakış açısı vardı. Özgün bir filmdi.”

Tunç Okan sinema kariyeri boyunca 4 film yönetmiştir.

1974 yılında çekimlerine başladığı ilk filmi olan Otobüs’ü 1978 yılında vizyona sokabilir. 1974 yılında İsveç’te çekimlerine başlanılan Otobüs’ün Hamburg sahneleri 1977 yılında tamamlanır.

Tunç Okan film için Stockholm’e gidip gelirken Tuncel Kurtiz, Zülfü Livaneli’yle tanıştırır. Livaneli o zamanlar İsveç’te siyasi sığınmacıdır. Henüz pek tanınan birisi değildir. Otobüs’ün film müzikleri için Livaneli ile anlaşırlar. İsviçre’de Bern’deki stüdyoda filmin müzikleri kayda alınır.

Tuncel Kurtiz, Otobüs ve Gül Hasan

Tuncel’le ilişkim filmin çekimleri sırasında bozulmaya başlamıştı. Çünkü aramızda yönetmen ve oyuncu çatışması oldu. Yönetmen olarak onun çekimler sırasında sergilediği oyunculuğu kabul etmedim, benim istediğim gibi oynamasını istedim. Bu yüzden de çatıştık çekimler sırasında. İlk anlaşmazlıklar böyle başladı

Böylece aramızda bir çatışma başladı. Tuncel filmde kendisinin ikincil, nispeten daha önemsiz bir konuma düştüğünü düşündü ve bunu kabul edemedi. Hatta bana daha sonra “Sen beni filmden bir an önce çıkarmak için benim filmdeki karakterimi filmin yarısında öldürttün, kendin baş oyuncu olarak kaldın” dedi. Doğru mudur? “Biraz doğruluk payı olabilir çünkü bu ilişkiyi daha fazla uzatmak istememiştim. Aramızdaki ilişki rahatsızlık vermeye, çalışmamızı etkilemeye başlamıştı. Artık birlikte çalışamaz duruma gelmiştik. Sürekli bir çatışma durumundaydık. Oyuncu olarak yönetmene itaat etmiyor, istenileni yapmıyor, yapsa da keyifsiz yapıyordu.”

Tuncel Kurtiz, 1978 yılında tek yönetmenlik deneyimi olan Gül Hasan filmini yapar. Tunç Okan’ın ifadesi ile kendisinden intikam almak için bu filmi çekmiştir. Gül Hasan filminde başrol oynayan Hasan Gül ile yaptığımız söyleşide, bu filmi ile Tunç Okan’a haksızlık edildiğini ifade eder.[1]

Cumartesi Cumartesi, Sarı Mercedes ve Umut Üzümleri

Tunç Okan’ın en az bilinen filmi ise İsviçre’de Fransız oyuncularla tüketim toplumunu anlattığı Cumartesi Cumartesi’dir.

“Tüketim toplumunda cumartesi stresi olarak tanımlanabilecek bir durum var. Cumartesi günü bireyin kendisi için bir şeyler yapabileceği tek gün. Haftanın diğer günleri devamlı çalışıyorsun, vaktin yok, yoruluyorsun, akşam eve yorgun argın dönüyorsun, televizyon seyrediyorsun, falan… Bir tek cumartesi günü var rahatlayabileceğin. O cumartesi günü de alışverişti, oydu, buydu derken stres içinde geçiyor. Cumartesi stresi. Film işte bu stresi anlatıyor” diyor Tunç Okan.

Otobüs filminden sonraki ikinci filmi “Cumartesi Cumartesi” vizyona girmeden hemen önce, bu filmin Türkiye dağıtımcısı Özen Film bir pazarlama faaliyeti ile Otobüs’ü yeniden vizyona sokmak ister. Bu sebeple Tunç Okan, Otobüs filminin 1978’deki versiyonunu değiştirerek filmi kısaltır.

Adalet Ağaoğlu’nun romanından yola çıkarak çektiği üçüncü filmi Fikrimin İnce Gülü-Sarı Mercedes’te İlyas Salman başroldedir. Türkiye’nin en iyi yol filmlerinden birisi ortaya çıkar.

Ingrid Bergman, Rex Harrison, Shirley MacLaine, Jeanne Moreau, Omar Sharif ve Alain Delon gibi ünlü oyuncuların oynadığı, Sarı Rolls-Royce (The Yellow Rolls-Royce, Anthony Asquith,1964) filminde olay bir sarı Rolls-Royce’un etrafında döner. Bundan esinlenerek “Sarı Mercedes” ismini koyar…

Son filmi ise Ahmet Mekin’i 80 yaşındayken başrolde oynattığı Umut Üzümleri’dir. Fakir Baykurt’un Kaplumbağalar öyküsünden yola çıkarak yaptığı Umut Üzümleri 2012 yılında vizyona girdi.

Söyleşiyi yaptığımız 2019 yazında yeni bir sinema projesi üzerine çalışmakta idi.

* Gülşen Güler’in çekimiyle Tunç Okan ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi izlemek için tıklayınız!

Dipnot:

[1] Hasan Gül ile yapılan söyleşiyi izlemek ve ilgili yazıyı okumak için href=”/2019/06/tuncel-kurtizin-gul-hasan-filmi-ve-hasan-gulun-oykusu-551061/

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu