Makale - Tez

VEDAT TÜRKALİ’den 2 FİLMİN ÖYKÜSÜ

2 Mayıs 2006 tarihinde Yeni Melek Sinemasında yaklaşık 1500 kişinin katılımı ile 1. Uluslararası İşçi Filmleri Festivalinin muhteşem açılış gecesi gerçekleştirildi.

Gecenin sunucusu oyuncu Derya Alabora idi.

Yavuz Özkan, Aytaç Arman, Ezel Akay,Semir Arslanyürek

gibi sinemacılar başta olmak üzere  sendikalar, meslek örgütleri ve düzenleyici kuruluşlardan bir çok değerli konuk vardı.

Fakat  gecenin onur  konuğu Vedat Türkali idi.

Vedat Türkali  senaristi olduğu Türkiye’nin ilk işçi filmi Karanlıkta Uyananlar’ın ve Güneşli Bataklık filmlerinin öyküsünü anlattı.

………

karanliktauyananlar

Ben, bu filmin senaryosunu ben ona (Ertem Göreç) gösterdim.

Heyecanla yapalım dedi ama hangi prodüktörü ikna edeceksin para yatırmaya?

İşte o zaman 2 tane gerçekten zamanın kahramanı çıktı: Beklan Algan ile Ayla Algan. Sinema yapmak istiyorladı. Onlara sunuldu proje. Hemen derhal bir birleşme oldu orada.

Eski bir dostumuz Lütfi Akad’da sinemacı. O da katıldı. Bir şirket kuruldu.

Şimdi adettir sinemada daima işte bilmem ne film bilmem işte yurt film. İsimleri ‘film’ şeklinde biter hep şirketler vardır. Biz de buna karşı çıkmak için  Filmo Limited dedik.  Film demedik.

….

İlk filmimiz buydu (Karanlıkta Uyananlar). Bu film kolay olmadı. Düşünün ki ben bir komünistim.  Beklan tabi sol, ilerici filan falan. Hala daha ortada dolaşıyor.. fakat Ertem’in bütün pırıl pırıl namuslu yüreğindeki Emek sevgiisine rağmen en ufak bir şeyi yoktu, böyle bir düşüncesi yok. Bizden duyduğu kadarıyla yani tabiî ki solda yürüyor..

Keşke burada olsaydı da onun yanında söyleseydim. Ben o zaman daima şöyle yapıyordum. ‘Aman kardeşim ben sinemacıyım politika yapmam ben’ diyordum. Onların politikadan anladığı hani Halk Partisi şunu yaptı bunu yaptı gibi şeyler… Aa diyorlarlardı. ‘Bak hoca şimdi politika lafı oldu mu kaçar gider’. Çünkü giden raporlar da var bir yerelere…Biliyorum devamlı göz hapsindeyiz.

Ve daima Ertem’e de daima ben “Aman politika yapmıyoruz filan” dedim. Karanlıkta Uyuyanlar filmi de  ‘politik olmayan bir film’ olarak aramızda güzel bir anlaşma çizgisinde hayata geçirildi.

Beklan Algan parayı buldu…. Mesela onun içerisinde 10 bin dolar hikayesi var.. …o zaman bu film yani bir 80,100,150 bin dolara çıktı. ..Beklan’ların bir Kızılderili bir yazar dostu vardı. 10 bin doları bunlara vermiş. İlk filmde kullanın bunu diye.. getirdiler onu koydular maya olarak. Babalarını  da kandırdılar Vedat beyi, tüccar , çok para kazanacaksınız yalanıyla. Bu paralarla o gün filme biz giriştik.

O kadar ki bakın, bundan kaç sene evvel bize; Ertem’e ve bana, İstanbul Film Festivali ilk politik filmi yapanlar diye ödül verdi. 2 sene sonra Ertem bana dedi ki; “Yahu abi Karanlıkta Uyuyanlar politik bir film miydi?”

Şimdi bakın bunu ben boşuna anlatmadım ..Ben Ertem’i çok da sevmişimdir. ….Şunu söylemeliyim özellikle gençler: lütfen bu memlekette iş yapmak istiyorlarsa yapacakları işe konsantre olsunlar ve onun için ne lazımsa onu etrafında buldukları kadarıyla mutlaka iyiye kullansınlar. Yoksa hiçbir zaman hiç yerde bir devrimci  istediği vasatta ne adam bulabilir ne de şart bulabilir. Önemli olan şartlara uygun çalışmanın zorunu bilmek ve kaba sloganlara bir takım doktrin inceliklerine hastalıklı dallara sapmamaya çalışmaktır. Asıl devrimcilik de budur bence.

….

Bu film o zamanda ilk. Düşünebiliyor musun sen…grev diyor bilmem ne diyor… sonra siyasi asıl özü var ve dışarıdaki yabancı sermayeye karşı tavır koyuyor ve ülkenin, ülkeyi satanları karşı, filmi izlediğiniz zaman göreceksiniz, bu ülkeyi satanların karşısına ‘biz varız’ diyen işçiler çıkıyor. Memleketin asıl sahipleri onlar çünkü. Ama o zaman bu bir cüretti. Yani  bu film tam 4 defa sansür kuruluna gitti. Üç defa orayı burayı kestiler. Gene olmuyor. Antalya Film Festivali’nde binbir oyun döndürdüler. Bu film en güzel film olduğu halde üçüncülük verdiler. Birinciliği de Antalya Film Festivali’ni yöneten kadronun başındaki adam, bir doktor vardı. Bizim sinemada Turgut Demirağ’ın filmine Aşk ve Kin diye bir filme verdiler. bana da senaryo ödülünü verdiler. Biz de hep beraber bütün ödülleri reddettik… Ve o günü unutamıyorum. Antalya Festivali’nde bizi çağırdıkları gün ödül almaya gitmedim ben.. Beklan Algan oturduğumuz, beraber yazdığımız bir bildiriyi götürdü okudu. Polisin eliyle  bizi  yolda dövdürmek istediler. Kağıtlar dolaştı Antalya’da. Kızıl yüzbaşı Antalya’da filmli geldi falan diye……

Yani diyeceğim sonunda sansür kuruluna tekrar girdi. Ve benim adımı çıkartmak istediler senaryo olarak, senarist olarak. Ertem’in adını koydular ve (böylece gösterilmesine) izin verdiler. Ama bununla kalmadı ki. Filmi yatırmak ve batırmak için her türlü şeyi yaptılar. Bombalar atıldı,  sinemacıların çoğu AP’liydi (Adalet Partisi) o zaman, yeni çıkan o sağcı partiden, onlar sinemalarda göstermediler. Sonunda film iflas etti. Şirket battı ve  başka film yapamadık biz. Ve o zaman bize neler demediler ki..  Casus dediler, Rus casusu dediler. Kızıl, malum zaten. Ve buna o gün mukavemet eden o arkadaşların hepsine bugün buradan saygıyla selam gönderiyorum. Yürekten saygıyla. Bu işi yapmak o zaman gerçekten, gerçekten bir yürek işiydi. Yaptıkları için hala içimde büyük bir saygı var. Onlara karşı benim inandığım yolda beni sapmadan birlikte yürüme fedakarlığını gösterdiler.. Sağolsunlar. Yani buradan onların hepsine selam ve sevgi gönderiyorum.

Şimdi ikinci film (Güneşli Bataklık) bu bizim rahmetli Süreyya Duru’nun filmi. Süreyya Duru’yu çok severdim. Ben senarist olarak çalışırken aman senaryoda bir aksaklık olmasın diye önce yönetmenlerle uzun uzun çalışırım. Çünkü  onlar (benim) duygusuna kapılsınlar. Kendim yaptım duygusu veremezseniz istediği gibi keser biçer. Ve Süreyya Duru buna yanaşmazdı.  ‘Al abi bildiğin gibi yaz’ derdi. Bazı şeyleri, filme dair şeyleri, bu filmde onunla beraber çalıştık. Süreyya Duru’yu düşünebiliyor musunuz, Halk Partisi’nin yani ileri kanadında, çok namuslu bir adam. Gerçekten iyi yürekli vatandaş.

…………

Gecenin videosu için:

https://www.youtube.com/watch?v=psDvcdU1cX8

Gecenin haberi için:

İşçi Filmleri Festivali’ne Görkemli Açılış

http://sendika62.org/2006/05/isci-filmleri-festivaline-gorkemli-acilis-7354/

“Bak Bu Bizim Sandukacıya Benziyor!”

http://sendika62.org/2006/05/bak-bu-bizim-sandukaciya-benziyor-1-uluslararasi-isci-filmleri-festivali-duzenleme-komitesi/

KARANLIKTA UYANANLAR

Yönetmen: Ertem Göreç

Senarist: Vedat Türkali

Tür: Dram, Politik

Yapım Yılı: 1964

Özellikler: 35 mm, Siyah-Beyaz

Süre: 115 dk

Yapım Şirketi: Filmo Ltd

————

GÜNEŞLİ BATAKLIK

Yönetmen: Süreyya Duru

Senarist: Vedat Türkali

Tür: Dram

Yapım Yılı: 1977

Özellikler: 35 mm, Renkli

Süre: 90 dk

Yapım Şirketi : Murat Film

1978 yapımı Vedat Türkali’nin senaryosu yazdığı Süreyya Duru’nun yönettiği Güneşli Bataklık filminin kamera arkasında çekilen 1979 yapımı bir belgeseldir. İlk defa 1. Uluslararası İŞçİ Filmleri Festivali kapsamında gösterilmiştir. Kaya Tanyeri tarafından  festival komitesine verilen 8mm filmler, dijital hale getirilmiş 25 yıl sonra ilk defa gösterilmiştir.

Kaya Tanyeri filmin çekim sürecini, kamera arkasını çekmiş. Semra Özdamar gibi oyuncularla, Vedat Türkali konuşmuş. Güzel bir kamera arkası belgeseli olmuş.

 http://sinematek.tv/gunese-donuk-kamera-1979/

 

 

Başa dön tuşu