Türkiye’nin Kalbi Ankara

Önder Özdemir İSTDERGİ sayı 16 23 Kasım 2023
Millî Eğitim Bakanlığı, Cumhuriyet’in 10. yıl dönümü kutlamaları için Sovyetler Birliği’ne bir film yapılması teklifini götürür. Sovyet Senarist Nathan Zarkhi 25 Kasım 1932’de Türkiye’ye gelir. Reşat Nuri’nin (Güntekin) rehberliğinde Kurtuluş Savaşı’nın yapıldığı yerleri gördükten sonra ülkesine döner ve senaryoyu tamamlar. Zarkhi, “Öldürmeyen Adam” adını Fransız yazar Farrère’in Öldüren Adam (L’homme qui assassina) romanına bir itiraz olarak seçer. Bu senaryo Kurtuluş Savaşı’na katılan Hikmet’in 1914 ila 1922 yılları arasında geçen hikâyesini anlatır.
Senarist Zarkhi ve Yönetmen Yutkeviç 2 Eylül 1933’te İstanbul’a gelerek hazırladıkları senaryoyu teslim ederler. Reşat Nuri 26 Eylül 1933 tarihinde Milliyet gazetesindeki röportajında çekilecek film hakkında bilgiler verir: “Senaryo, komisyonumuz tarafından kabul edilmiştir. Ancak bazı kısımlarda tadilat yapılması icap etmektedir. Filmin çevrilmesine Cumhuriyet’in 10. yıl dönümünde başlanacaktır. Türkiye’de gösterildiği müddetçe filmin bırakacağı kâr Türk hükümetinin, Rusya’daki kâr da Rus hükümetine ait olacaktır. Sair memleketlerdeki kâr da ortaklama olacaktır.”
Senaryo Millî Eğitim Bakanlığınca onaylanır ancak Bakanlık açıklanmayan bir nedenle son anda bu filmin çekiminden vazgeçer. “Sovyet-Türk dostluğu” ve Türkiye’nin savaş sonrası dönüşümü hakkında yeni bir belgesel projesi hazırlanır. Ekibe sonradan katılan Lev Arnstam, Sergey Yutkeviç ile yeni bir senaryo yazar. Bu filmin adı Türkiye’nin Kalbi Ankara’dır.
Yönetmen Yutkeviç, Öldürmeyen Adam filmi projesinin hazırlıkları için 1933 yılı Eylül ayında ülkeye gelmiştir. Film ekibi onuncu yıl kutlamaları için Türkiye’ye davet edilen Sovyet Heyeti ile gelir ve Yutkeviç’e katılır. Türkiye’nin Kalbi Ankara filminin çekimleri Aralık ayı sonuna kadar sürer.2Heyet filmin montaj, ses ve diğer stüdyo işlemlerini yapmak üzere Türkiye’den ayrılır. 1934 yılı Şubat ayında stüdyo ve laboratuvar çalışmaları tamamlanır.
Ankara-Serdtse Turtsii adıyla gösterilen filmin Moskova’daki galası, Abidin Dino3 ve diğer ressamların resimlerinin sergilenmesiyle bir Türk kültürü sergisine dönüştürülür. Yutkeviç, filmi Millî Eğitim Bakanlığı’na teslim etmek üzere 17 Mart 1934 tarihinde İstanbul’a gelir. Yanında Türkiye’de gösterilmek üzere Sovyet sinemasından başka filmler de getirir.

Sergey Yutkeviç 19 Mart 1934 tarihli Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda filmi şöyle anlatır:
“Türkiye’nin Kalbi Ankara filmi 2400 metredir ve Türkiye’nin inkılapta inkişafını gösteren altı kısma ayrılmıştır.
Birinci kısım Anadolu’yu ve Ankara’nın eski hâlini tasvir etmektedir.
İkinci kısımda Türkiye Cumhuriyeti’nin onuncu yıl dönümü münasebetiyle Ankara’da yapılan tezahüratta bulunmak üzere memleketinize gelen ve General Voroşilof’un riyaseti altında bulunan Sovyet heyetinin Ankara’daki temasları ve kendilerine yapılan samimi hüsnü kabul görülmektedir.
Üçüncü kısım, filmin asıl mevzuunu teşkil etmektedir. (…)
Dördüncü kısım Ankara’nın bugünkü hâlini göstermektedir.
Beşinci kısımda Reisicumhur Gazi hazretlerinin nutukları vardır.
Altıncı ve son kısım büyük resmi geçidi ve Ankara’nın Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle elektriklerle donatılmış hâlini göstermektedir.”

10. YIL TÖRENLERİNİN GÖRÜNTÜLERİ
Yönetmen Zeki Ökten ve yapımcı Arif Keskiner 1977 yazında Moskova Film Festivali’ne Kapıcılar Kralı filmiyle katılırlar. Türkiye’den gelen sinemacılara Moskova’da bir davet verilir. Bu davete beyaz saçlı, uzun boylu Sergey Yutkeviç biraz gecikerek gelir. Onu, “Sinemamızın en eskilerinden, hem yönetmen hem kameramandır. Sovyet sinemasının kurucularındandır” diye tanıtırlar.
Yutkeviç, oradaki Türk Heyeti’ne kendi Türkiye hikâyesini anlatmaya başlar.
“1933 yılında Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarına Sovyet sinemacı grubu olarak yoldaş Voroşilov’la4 birlikte katılmıştık. Ben kameramandım. Tören yerinde kamerayı koyacağım yeri belirledim. Dünyanın dört bir yanından gelen filmciler var. Almanı, Amerikalısı, İngilizi, İtalyanı. Ellerinde son model kameralar… Bizimki gibi değil. Bilirsiniz biz Ruslar biraz kabayızdır. Kameralarımız ve kamera kablolarımız, mikrofonlarımız da kabadır. Diğer ülkeden gelenlerin ekipmanlarını görünce komplekse kapılıyorum. Kameralarımızı Kemal Paşa’nın konuşacağı tribünün karşısına yan yana kuruyoruz. Sonra makineye bağlı parmak kalınlığındaki kabloyu kürsüye çekiyorum; utanarak. Öbür kameramanlar gülerek, küçümseyerek bakıyorlar bana. Gerçekten acınacak hâldeyim. Ezildikçe eziliyorum. Bir süre sonra bütün konuklar gelip yerlerini alıyorlar. Daha sonra sağ tarafımızdan üstü açık bir otomobille Atatürk giriyor hipodroma. Vizörü gözüme dayayıp kamerayı çalıştırıyorum. Atatürk’ün otomobili önümüzden geçerken çevremde bağrışmalar, koşuşturmalar oluyor. Neler olduğunu öğrenmek için meraktan ölüyorum. Fakat gözümü vizörden ayıramıyorum. Atatürk otomobilden inip kürsüye yürüyor. Ben kamera ile takip ediyorum. Kürsüye gelip konuşmaya başlayınca kamerayı sabitleyip gözümü vizörden ayırıyorum. Sonra müthiş bir şaşkınlık yaşıyorum. Benimle birlikte çekim yapan tüm kameraların kablolarının, üzerinden Atatürk’ün otomobili geçince parçalanmış olduklarını görüyorum. Ve bizim Rus kabalığı ilk kez işe yarıyor o gün. O bizim kaba bir parmak kalınlığındaki kablolar parçalanmıyor.”
Tarihçi Abdul Guseinov, Sergey Yutkeviç ile 1978 yılında yaptığı söyleşide kabloları kopan Batılı şirketlerin Fox ve Pathe olduğunu belirtir. Sonuç olarak bugün Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarındaki Atatürk görüntüleri işte Yutkeviç’in o günkü görüntüleridir.

FİLMİN GÖSTERİM MACERASI
Millî Eğitim Bakanlığı, filmin Türkiye’deki dağıtımını ve işletmesini Halil Kamil’in sahibi olduğu HA-KA Film’e verir. Film 23 Nisan 1934 tarihinde HA-KA filmin sahibi olduğu Türk Sineması’nda özel bir gösterimle basın mensuplarına gösterilir.
26 Nisan 1934’ten itibaren gazetelere verilen ilanlarla film halka duyurulur. Milliyet gazetesi, “Her Türk’ün bu filmi seyretmesinde fayda var” şeklinde bir manşet atar. Falih Rıfkı, Türkiye’nin Kalbi Ankara filmini yerli yapım Karım Beni Aldatırsa ile karşılaştırır. Falih Rıfkı’ya göre Ruslar, “sinemanın eğitim değerini” ve Türk sinemasının “yoksulluğunu” ortaya koymaktadır. Filmin danışmanlarından ve ilk sinema eleştirmenlerinden Fikret Adil Holivut sinema dergisindeki yazısında dönemin Türk film yapımcılarını eleştirir ve potansiyel izleyicileri “herhangi bir filmde olduğu gibi bir aşk, şehvet macerası arayanlar ve görmek isteyenler, Türkiye’nin Kalbi Ankara filmini izlemeye gitmesinler, ümitleri boşa çıkar” diyerek uyarır. Film, 26 Nisan’dan itibaren Türk Sineması ve Sümer Sineması’nda iki hafta süresince gösterilir.
Filmin dağıtımının yaygın yapılmadığını görüyoruz. Örneğin filmin gösterime girmesinden bir yıl sonra Cumhuriyet gazetesine mektup yazan bir okur, filmi Bolu’nun Göynük ilçesinde izleyemediğinden yakınarak “bir müessesenin filmi memleket içinde gösterip gösteremeyeceğini” sorar. 1940 yılında Türkiye’nin farklı bölgelerine yayılmış 379 Halkevi’nden 38’inde sinema projektörü vardır. Arşivlere göre Halkevleri’nde gösterilen filmlerin listesinde Türkiye’nin Kalbi Ankara yer almamaktadır.
Sonraki yıllarda filmin gösteriminin durdurulmasını sinema tarihçisi Nijat Özön, Türk İnkılabında Terakki Hamleleri5 adlı başka bir filmin gösterilmiş olmasına bağlamaktadır. Bu argüman Türkiye’nin Kalbi Ankara filminin “unutturulmuş” olmasını tam olarak açıklayamaz. Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinin içindeki Bolşevizm karşıtı damar etkilidir. Bu yöneticilere göre Kurtuluş Savaşı’nda ve sonrasında genç Türkiye Cumhuriyeti’ne büyük yardımları olan ve halkın sempatisini kazanan Sovyetler Birliği’ne yönelik sempatiyi ortadan kaldırmak gerekir. 1947’deki Marshall Planı, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin 1952’de NATO’ya katılmasıyla Türkiye artık komünizme karşı küresel mücadelede önemli bir oyuncu hâline gelir. Bu Amerikan yanlısı politikadan Sovyet yapımı film de nasibini alır. Türkiye’nin Kalbi Ankara filmi 1969 yılında TRT’de gösterilinceye kadar unutulur.

Varlık Özmenek, 10 Kasım 1969’da filmin gösterimini ve yaşadıklarını ANKA Ajansı’na anlatır. O gece Atatürk’le ilgili özel bir yayın paketi hazırladıklarını ve paketin sonunda da Türkiye’nin Kalbi Ankara belgeselini göstermeyi planladıklarını söyler:
“Filmi bilen ve bulan kişi benim. Sovyetler Birliği Elçiliği’nden istedik, onlar da filmin orijinalini bulup bize getirdiler. Filmin gösterildiği sırada biz yayın odasındaydık. Ben yayın sorumlusu, Mahmut Tali Öngören de Program Dairesi Başkanı’ydı. Televizyon yayınlarını o dönemde Mithatpaşa Caddesi üzerinde bir apartmanda yapıyorduk. Filmin ortalarına doğru TRT Genel Müdürü Adnan Öztrak stüdyoya geldi ve ‘Bu film ancak Moskova’da seyrettirilebilir. Yayını kesin’ diyerek yayını durdurdu. Bu olay galiba dünya televizyon yayıncılık tarihinde de bir ilk oldu. Adnan Öztrak geldiği zaman ben anladım ki filmi bilmiyor. (…) Diğer gün de TRT Yönetim Kurulu toplandı. Mahmut Bey’in görevine ara verildi, bana da disiplin cezası verildi. Savcılık ise daha sonra takipsizlik verdi.”
Türkiye’nin Kalbi Ankara filmi 1980’lerin sonuna kadar gözlerden uzak tutuldu. Film 1989’da Ankara Film Festivali’nde gösterildi. 2008 yılında ise kısaltılmış ve kurgulanmış bir versiyonla da olsa Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesinde yayınlandı.6 Bu filmi Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden izleyenler, filmin başında İsmet İnönü’nün Sovyetler Birliği’nin dostluğunu övdüğü aşağıdaki konuşmasını göremediler çünkü sansürlenmişti.
“Vatandaşlar, Cumhuriyet’in 10. yılını kutluyoruz. Bugün ne kadar sevinsek hakkımız vardır. On sene evvel bu devir, Cumhuriyet’in muzafferiyetiyle başladı. (…) Vatandaşlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin komşuları ile ve herkesle münasebetleri çok dostanedir. Fakat sizin bildiğiniz gibi, tüm dünyanın bildiği gibi bizim Türkiye Cumhuriyeti’nin harici politikasında esas olan nokta Sovyetler ile olan dostluğumuzun temel teşkil etmesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Sovyetler ile dostluğu, en çetin zamanlarda başlamış, en çetin imtihanları geçirmiş, bugün için, vadi için, iki milletin kalbine yerleşmiş esaslı bir politikadır. Bugün Cumhuriyet’in onuncu yılında bizim bayramımıza iştirak eden dostlarımızı, Voroşilov’u, Karahan’ı, Bubrov, Budyonni ve Krijanovski’yi aramızda görmek bizim için büyük bir sevinç ve bahtiyarlıktır. Kendilerine bilhassa teşekkür ederim. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın dostlarımız.”
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen: S. Yutkeviç
Yardımcı yönetmen: L. Arnştam
Senaryo: L. Arnştam, S. Yutkeviç
Türk bestecilerin müziği: Ekrem Zeki, Cemal Reşid
4. bölüm müziği: Ravel, Leningrad Flarmoni ve Ankara Konservatuarı Orkestra ve Koroları
DİPNOTLAR
1 Türkiye’nin Kalbi Ankara filmini Rusya’dan temin edilen orijinal kopyayla izlemek için: https://sinematek.tv/ turkiyenin-kalbi-ankara-1934/
2 Yutkeviç, 12 Kasım 1933 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki röportajında, İpek Film stüdyosunu gezdikten sonra Türk sineması hakkında bir tespitte bulunmuş: “Stüdyoyu gezdim. Çok beğendim. Makineler son sistem. Teknik iyi fakat çevrilen filmlerde Türklere ait sembol bir üslup yok. Hep Avrupa filmlerinin kopyesi. Bu kadar üslubu inkilabı yapan bir milletten kendine göre bir film üslubu yaratmasını beklemek zannedersem hakkımızdır.”
3 Ünlü ressam Abidin Dino Türkiye’nin Kalbi Ankara filminde Sovyet ekibine yardımcı olur. Yutkeviç’in davetiyle 20’li yaşlarda Sovyetler Birliği’ne gider ve birçok filmin sanat yönetiminde yer alır. Bu tecrübeyle sinemayı öğrenen Abidin Dino, Ülkemizde Altın Goller adıyla vizyona giren 1966 Dünya Kupası belgeselini yönetecektir. Belgeseli https://sinematek.tv/sen-mutlulugun-filmini-yapabilir-misin-abidin/ adresinden izleyebilirsiniz.
4 Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı’nda iki Sovyet generalinin de heykeli yer alır. Mustafa Kemal’in sağında Mihail Frunze, onun arka sağında da Kliment Voroşilov’un heykeli vardır.
5 Türk İnkılabında Terakki Hamleleri filmi çalışmaları 1934 yılında HA-KA isimli Türk film şirketi tarafından Sovyet film yönetmeni Esfir Shub yönetmenliğinde başlatılır. Çekimler sırasında filmin içeriğine müdahale, Halil Kamil ile yönetmenin anlaşamaması gibi sorunlar nedeniyle film üç yılda tamamlanır. HA-KA Türkiye’nin Kalbi Ankara filminden bazı sahneleri de içeren çeşitli haber filmlerinin montajından kolaj bir filmi 19 Şubat 1937 tarihinde vizyona sokar.
6 Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzünü iyice Batı’ya dönmesinin de sonucu olarak Sovyet yönetmenleri tarafından yapılan Türkiye’nin Kalbi Ankara filmine karşılık Batı’da iki film yapıldı. 1958 yılında Amerikan Prudential Insurance şirketince hazırlanan Mustafa Kemal Atatürk ve KurtuluşSavaşı hakkındaki İnanılmaz Türk (The Incredible Turk) belgeselinin anlatımını Walter Cronkite yapar. BBC tarafından 1970 yılında Atatürk: Türklerin Babası (Atatürk: Father of Turks) belgeseli hazırlanır. The Incredible Turk filmini Kültür Bakanlığı internet sitesinden izleyebilirsiniz. (http://filmmirasim.ktb.gov.tr/en/film/ the-ncredible-turk-0) BBC filmini BBCTürkçe internet sayfasından izleyebilirsiniz. (https://www.youtube.com/ watch?v=tpUx1nA3WqU)
KAYNAKLAR
Özuyar, Ali (2018): Hariciye Koridorlarında Sinema, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Sinemanın Politik Gücü, İstanbul: YKY.
Keskiner, Arif (2003): Yine mi Çiçek, İstanbul: Can Yayınları.
Dinç, Enis (2020): Atatürk on Screen, Londra: I.B. Tauris.
Holivut dergisi, 2 Mayıs 1934, Yıl: 4, sayı: 19.
Benli, Nilgün (2018): “Yabancı Yönetmenlerin Gözünden Atatürk Belgeselleri”, Atatürk Haftası Armağanı dergisi.
Adadağ, Özgür (2017): “Un film, une capitale comme vitrine de la République Ankara, le coeur de la Turquie”, İletişim, sayı: 26, Haziran.
Hirst, J. Samuel (2013): “Anti- Westernism on the European Periphery: The Meaning of Soviet-Turkish Convergence in the 1930s”, Slavic Review, sayı: 72, no: 1.
Zajicek, Craig Taylor (2014): “Modern Friendship: The ‘New Turkey’ and Soviet Cultural Diplomacy, 1933-1934”, Master of Arts in International Studies: Russian, East European, and Central Asian Studies University of Washington.
Lüleci, Yalçın (2014): “Erken Cumhuriyet Döneminde Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyetler Birliği Arasındaki Sanatsal İlişkiler: ‘Ankara: Türkiye’nin Kalbi’ Belgeseli Örneği”, İnsan&İnsan, sayı: 2, Güz.