Sinema Arkeolojisi

Hollywood hep aynı masalı anlatıyor: Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

Önder Özdemir

Bill Moyers Amerikan PBS televizyon kanalı için 6 bölümlük bir program hazırlar. 1988 yılında yayınlanan “Mitin Gücü” adlı TV programında Joseph Campbell konuktur. Bu programda Campbell, Dünya masallarından yola çıkarak “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu”nu anlatır.[1] Ölümünden hemen önce yapılan bu programdan sonra Campbell ve çalışmaları geniş kesimler tarafından daha fazla tanınır.
Bill Moyers, 1999 yılında “Bill Moyers ve George Lucas ile Yıldız Savaşları’nın Mitolojisi” isimli bir TV programı daha yapar. Lucas, Yıldız Savaşları üçlemesi ve Indiana Jones filmlerinin yaratıcısıdır.[2] Bu programda bir ilk gerçekleşti. Bir Hollywood film yapımcısı-yönetmeni ilk defa filminde Joseph Campbell’in çalışmalarından filmlerinde yararlandığını itiraf etti. Campbell “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” kitabını 1949 yılında yazdı. Holywood’un bu kitaptaki şablonu kısa süre sonra keşfettiği ve senaryolarında kullanmaya başladığı zaten biliniyordu. Ama Lucas’a kadar hiç kimse bunu açıklamamıştı.
Hollywood, binlerce yıldır anlatılan ve sürekli dinleyici bulan masalların bir büyüsü, bir sırrı olduğunu iyi biliyordu. Campbell kitabında bu sırrı neredeyse bir formül haline getirmiş oldu. Sinema da bir çeşit öykü-masal anlatıcılığı olduğuna göre bu sırrı sinemaya uygulamak dâhice bir fikirdi.
Christopher Vogler, Walt Disney’de çalışırken “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu için Pratik bir kılavuz” isimli bir broşür hazırlar. Broşürde senaryo yazarken “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu”ndaki şablonun adım adım nasıl uygulanacağını anlatır. Vogler, bu broşürü zamanla geliştirir ve “Yazarın Yolculuğu – Senaryo ve Öykü Yazımının Sırları” adıyla bir kitap olarak yayımlar.
Bugün senaryo ve sinema ile ilgilenen herkesin bir şekilde aşina olduğu Campbell, Vogler, Jung ve arketipler bu yazının konusunu oluşturuyor.
Joseph Campbell’in “kahraman”ı ve Carl Jung’un arketipleri

Joseph John Campbell, karşılaştırmalı mitoloji ve dinler üzerine çalışan yazar ve araştırmacıdır. Campbell’in 1949 yılında yayımlanan “The Hero with a Thousand Faces” kitabı Türkçe’ye “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” adıyla çevrildi.
“Kahramanın Sonsuz Yolculuğu”nda Campbell, sözlü geleneğin ve yazılı edebiyatın en kalıcı konusunun “kahraman miti” olduğunu tespit etti.
Campbell’e göre dünya mitolojilerinde, masallarında, temelde aynı öykü sonsuz çeşitlilikte yeniden anlatılır. Bütün öyküler, masallarda ve mitlerde bulunan birkaç ortak yapısal unsurdan oluşur. Campbell, tüm öykücülüğün, bilinçli ya da bilinçsiz, mitin, masalın binlerce yıldır var olan kalıplarını izlediğini, tüm öykülerin bir kahramanın yolculuğu ile anlaşılabileceğini söyler. “Evrensel ve tek ana mit”(Monomyth) adını verdiği “Kahramanın yolculuğu” kalıbı evrenseldir ve her tarihte, her kültürde kendini gösterir.[3] Campbell, James Joyse’un ve Carl Jung’un bazı kavramlarını “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” kitabını yazarken ödünç alır.
Masalların ve mitlerin dünyasına girer girmez, yineleyen karakter tipleri ve ilişkilerin farkına varırsınız: Arayış içindeki kahramanlar, maceraya çağıran haberciler, sihirli hediyeler veren yaşlı bilge insanlar, yollarını kesmiş gibi görünen eşik gardiyanları, kafalarını karıştırıp gözlerini kamaştıran ve biçim değiştiren yol arkadaşları, onları yok etmeye çalışan belirsiz düşmanlar, işlerin düzenini bozan ve bir süreliğine eğlenceli bir hava yaratan üçkâğıtçılar… Tüm bu yaygın karakter tiplerini, sembolleri ve ilişkileri tanımlamak için İsviçreli psikiyatr ve psikanalist Carl Gustav Jung, 1919 yılında ilk defa “arketipler” terimini kullanmıştır. Jung, arketipler terimini, insan ırkının ortak mirası olan kişiliğin antik kalıpları olarak tanımlar. Kahraman, rehber (genelde yaşlı insan), eşik gardiyanı, haberci, biçim değiştirici, gölge, müttefik, üçkağıtçı en yaygın kullanılan arketiplerdendir.

Campbell’in “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” kitabında formüle ettiği ve Hollywood’un kopyaladığı masalların sırrını şu şekilde özetlemek mümkündür:
Kahramanlar sıradan bir dünyada tanıtılırlar,
burada bir gün bir maceraya çağrı alırlar.
Başta gönülsüzdürler, önce çağrıyı reddederler,
ama bir rehber tarafından ilk eşiği geçmek ve “Özel Dünya”ya girmek için yüreklendirilirler,
bu aşamada sınavlar, müttefikler ve düşmanlar ile karşılaşırlar.
İkinci eşiği geçerek mağaranın en derin yerine yaklaşırlar ve burada çile çekerler.
Ödüllerine sahip olurlar ve “Sıradan Dünya”ya dönüş yolu başlar.
Üçüncü eşiği geçerler, yeniden doğarlar ve bu deneyimle değişirler. Sıradan Dünya’da işe yarayacak bir ödül ya da hazineyle, iksirle dönerler.
Christopher Vogler ise “Yazarın Yolculuğu” isimli kitabında Campbell’in bu modelini senaryo diline çevirir.

Bu model ve sır yazar, yapımcı, yönetmen için sinemada öykü anlatmaya yarayan bir alet çantası gibidir. Bu alet çantasını kullanan senaristler örneğin bir aşk filmini, macera filmini, romantik komedi filmini veya bilim kurgu filmini herkesin heyecanla izleyebileceği hale getirebildiler. George Lucas, Steven Spielberg, George Miller ve Francis Coppola bu alet çantasını en iyi kullananlardı.
Birçok Hollywood yönetmeni ve yapımcısının Campbell’in ortaya çıkardığı “sır” ile film yaptığını, onların filmlerinin paternlerine baktığımızda kolaylıkla görebiliriz. Matrix, Batman, Indiana Jones, Yıldız Savaşları, Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Açlık Oyunları serisi filmleri, Karateci Çocuk, Kayıp Balık Nemo bunlardan sadece bazılarıdır.
Bu filmlerde hem standart arketipleri, hem de “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu”nun tüm aşamalarını görebilirsiniz. Bu filmlerde örneğin rehber, en yaygın kullanılan arketiptir. Yolculuğunun başında çağrıyı reddeden kahramanı ikna eder, onu eğitir, yolculuğa hazırlar ve ona yolculuğu sırasında rehberlik eder. Örneğin Yüzüklerin Efendisi filmlerindeki kahraman hobbitin rehberi Gandalf, Karateci Çocuk filmindeki Bay Miyagi, Yıldız Savaşları’nda kahraman Luke Skywalker’in rehberi önce Obi-wan sonra Yoda, Batman filminde Bruce Wayne’in rehberi uşağı Alfred, Matrix filminde Neo’nun rehberi ise Morpheus’dur.

Hobbit filminin masalsı kodları

John Ronald Reuel Tolkien, 1937 tarihinde yayımlanan Hobbit ile başladığı fantastik öyküsüne, Yüzüklerin Efendisi kitapları ile devam etti. Yüzüklerin Efendisi 1955 yılında üç cilt olarak yayımlandı. Tolkien, bu kitaplarda “Orta Dünya” olarak adlandırdığı kurgu bir dünyada, iyilerin “kötü”lere karşı mücadelesinin anlatıldığı bir çeşit masal yazmıştır. Hollywood senaristleri Hobbit kitabından üç adet filmi Campbell’in “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” tarifine göre uyarladılar. Sinema teknolojisinin en yeni olanaklarını kullandılar ve efektlerle görselliği bol bir eğlencelik ortaya çıkardılar. 2012’de “Hobbit Beklenmedik Yolculuk”, 2013’te “Smaug’un Çorak Toprakları”, 2015’te de “Beş Ordunun Savaşı” vizyona girdi.[4] Hobbit filmleri serisinde Campbell’in masal kodlarını bulmak çok kolaydır.
Bilbo Baggins Shire isimli köyündeki sıradan dünyasında sakin yaşayan bir Hobbit’tir. Sosyal bir kişiliğe sahip değildir. Misafir sevmez, başkaları iletişim kurmaktan çekinir. Bir gün evinde piposunu tüttürürken, rehber Gandalf onun kapısını çalar. Aslında amacı, Bilbo Baggins’i 13 cüceyle beraber bir yolculuğa ikna etmektir. Bu yolculuk, cücelerin vatanı Erebor’u ejderha Smaug’dan geri almak için yapılacaktır. Erebor (Yalnız Dağ) “Orta Dünya” denilen dünyadaki cüce krallıklarının sonuncusudur.
Bilbo önce bu yolculuk için gönülsüzdür ve bu çağrıyı reddeder, Sonra Gandalf’ın rehberliği ve 13 cücenin davetsiz misafirliğinde yaşadıklarının sonucunda ilk eşiği geçmeye, maceraya katılmaya karar verir.
Filmin Kahramanı Bilbo,13 cüce ve büyücü Gandalf ile beraber sınavlar, müttefikler ve düşmanlarla dolu bir yolculuğa başlar.
Yolculuğun başında insan yiyen üç devle (trol) karşılaşırlar. Kahramanımız Bilbo devlere karşı ilk cesaret sınavını verir. Güneş ışığı ile taşa çevirdikleri devlerin mağarasında onları bekleyen ödüller vardır. Mağarada buldukları Elfler tarafından yapılmış özel güçleri olan kılıçlarını alırlar.
Düşmanları olan ork adı verilen yaratıklarla karşılaşırlar, onlarla savaşırlar.
Yolculuk sırasında “Orta Dünya”nın seçkin bir ırkı olan Elflerle gerilimli bir atmosferde karşılaşırlar. Elfler cücelerin kötülükle mücadelelerinde müttefik olarak yer alacaklardır.
Bilbo, daha sonra Yüzüklerin Efendisi serisinde de sık sık karşılaşılacak olan Gollum isimli yaratıkla ve onun sahiplendiği ünlü yüzüğü ile tanışır. Parmağınıza takınca sizi görünmez yapan bu yüzük ve Gollum, masallarda sık rastlanan arketiplerdendir.
Dağda, mağaranın derinliklerinde yaşayan Goblin adı verilen yaratıklara tutsak olurlar. Orada heyecan verici bir mücadele verirler ve Goblin liderini öldürerek kaçarlar. Goblinlerden kurtulurlar ama bu defa diğer düşmanları orkların tuzağına düşerler. Onlarla savaşırlar, neredeyse yenilmek üzeredirler. Sanki ölümün eşiğindedirler. Kahramanımız Bilbo kendisinden beklenmeyen büyük cesaret örneği verir ve orklara tek başına karşı gelir, diğerlerine cesaret aşılar. Sihirle çağrılan dev kartallar gelir ve hepsini kurtarır. Burada serinin ilk filmi sona erer, izleyicileri bir yıl bekletirler ve çünkü serinin ikinci ve üçüncülerinde Kahraman Bilbo Baggins’in yolculuğu devam edecektir.
Diğer iki filmde de yine kötülerle mücadeleler, çekilen çilelersonunda Ejderha öldürülür. Cüceler, kralları Thorin liderliğinde Erebor şehrini yeniden inşa ederler. İnsanlar, Elfler ve cüceler büyük bir savaş için birlik olur. “Beş Ordu Savaşı” adı verilen serinin son bölümü ile “Kahramanın yolculuğu” sona erer.
Bilbo yolculuğun sonunda evine, Hobbit köyü Shire’a geri döner. Ama artık cebinde bir iksir vardır. O artık yolculuğun başındaki Hobbit değildir. İnsanlardan korkan, çekinen, misafir sevmeyen Hobbit gitmiş yerine birçok ırk ve topluluktan edindiği dostları ile köyündeki evinde parti veren Bilbo Baggins gelmiştir. Onun bir kahraman olarak bu yolculuktan aldığı iksir işte budur.
İyi seyirler

Bugün Hollywood sineması bir yandan endüstrileşirken diğer yandan yüzyıllar boyunca sonuç veren, izleyici garantili bir formülü, Campbell’in açığa çıkardığı masalların sırrını filmlerinde kullandı. Bu sırrı da kullanarak filmleri, tüketim toplumunun hemen tüketilen hazır yemekleri (fastfood) gibi izleyiciye sunabildi.
Hollywood, artık filmlerini sanki dev bir fabrikadaymış gibi hızla tüketmek üzere “eğlence malı” olarak üretebilir durumdadır. Campbell’in “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” formülü bu fabrikadaki en önemli kolaylaştırıcıdır. Onun sayesinde artık seri ve etkili üretim yapabilmektedir. “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” tarifi ile yapılan filmlerin, Hollywood tarihinin en çok gişe hasılatı yapan filmleri olması tesadüf değildir. Hollywood, bütün bunları yaparken bu filmlerin içine egemen ideolojiyi enjekte etmeyi ihmal etmeyecektir.
Diğer taraftan “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” her filmde görülmez. Hollywood ve ana akım film endüstrisi dışında bir sanat olarak sinemayı yapanlar da var elbette. Bu sinemacılar filmlerinde zaman zaman kadim masallara, arketiplere yer verirler. Ama bu bağımsız sinemacılar Vogler’in senaryo yazım rehberini kullanmazlar.
Örneğin Ken Loach’ın “Ben, Daniel Blake” filmindeki Daniel, Aranoa’nın “Güneşli Pazartesiler” filmindeki Santa, Bollain’in “Yağmuru Bile” filmindeki Daniel, Farhadi’nin “Satıcı” filmindeki Rana birer kahramandır. Ama bu kahramanlar, Hollywood filmlerinde olduğu gibi masal kahramanlarının yolculuklarını tekrar etmezler.
Sinema bize her türden rengârenk bir dünya sunuyor ve bu renk cümbüşünün altında yatan gizemleri merak etmek…
Sinemanın asıl büyüsü belki de burada.
Hepinize iyi seyirler.
Dipnotlar:
[1] TV programının çözülmüş metnine buradan erişebilirsiniz: http://billmoyers.com/content/ep-1-joseph-campbell-and-the-power-of-myth-the-hero’s-adventure-audio/
[2] Lucas, sinemayı kapitalist sistemin içindeki bir para makinesi haline getiren Hollywood’un harika çocuklarındandır. Film gişe gelirleri yanında “yılbaşı oyuncak seti”, çizgi roman gibi birçok alanda tüketim malzemelerini piyasaya sürmüş ve bunlardan da ayrıca büyük gelirler elde etmiştir. Yıldız Savaşları altı film olarak planlanmıştı.1977 yılından dördüncüsü, 1980’de beşincisi ve 1983’te de altıncısı yapıldı. Daha sonraki yıllarda yeni teknolojik olanaklarla hikâyenin ilk üç bölümü yapıldı ve hikâye tamamlanmış oldu.
[3] Tabii ki Campbell’in masallar üzerinden yaptığı katkı çok değerli. Diğer yandan Campbell’in kitabını ön yargılı ve sadece erkek kahramanı anlattığı için eleştirilenler de var. Masallara, mitlere ve kahramanlara farklı açılardan bakan şu kitaplar da mutlaka okunmalıdır: Merlin Stone’un “When God Was a Woman” (Türkçe’ye “Tanrılar Kadınken” diye çevrildi), Clarissa Pinkola Estes’in “Women Who Run with the Wolves: Myths and Stories of the Wild Woman Archetype” (Türkçe’ye “Kurtlarla Koşan Kadınlar: Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler” diye çevrildi.)
[4] Yüzüklerin Efendisi bir defada üç film birden çekilmiş ve birer yıl arayla; 2001, 2002 ve 2003 yıllarında vizyona giren bir seri idi. Toplamda 2.91 milyar dolar gelir elde etti. 10 yıl sonra vizyona giren Hobbit üçlemesi ise toplam olarak 2.93 milyar dolarlık bir gişe hasılatı elde etti.
Kaynakça:
Kahramanın Sonsuz Yolculuğu, Joseph Campbell, Kabalcı Kitabevi, 2010.
Yazarın Yolculuğu Senaryo ve Öykü Yazımının Sırları, Christopher Vogler, Okuyan Us Yayınevi, 2009. (Bu yazı sendika.org eylül 2017 de yayınlanmıştır)

Başa dön tuşu